I. GENEL OLARAK
Son günlerde gündeme gelen “çıplak arama”, Ceza İnfaz Kurumlarının
Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik’in 34/2.
maddesinde şu şeklide düzenlenmiştir;
Hükümlünün üzerinde, kuruma
sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve
ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi hâlinde, çıplak olarak veya
beden çukurlarında aşağıda belirtilen usullere göre arama yapılabilir:
a)
Çıplak arama, hükümlünün utanma
duygusunu ihlâl etmeyecek şekilde ve kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler
alınarak gerçekleştirilir.
b)
Arama sırasında önce bedenin üst
kısmındaki giysiler çıkarttırılır, bedenin alt kısmındaki giysiler üst
kısmındaki giysiler giyildikten sonra çıkarttırılır. Bu giysiler de mutlaka
aranır.
c)
Çıplak arama sırasında bedene
dokunulmaması için gerekli özen gösterilir. Aranan kişinin beden
çukurlarında bir şeyin bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin bulunması
hâlinde öncelikle, hükümlüden madde veya eşyanın kendisi tarafından
çıkartılması istenir, aksi hâlde bunun zor kullanılarak gerçekleştirileceği
bildirilir. Beden çukurlarındaki arama,
cezaevi tabibi tarafından yerine getirilir.
ç)
Çıplak olarak arama, mümkün olan en kısa
süre içinde bitirilir.
Çıplak aramanın yasal dayanağı bir Yönetmeliktir ve
Yönetmelikte, kurumun en üst amiri olan cezaevi müdürüne geniş bir takdir
yetkisi verilmiştir. Yönetmelik’te “hükümlülerin”
çıplak aranabileceklerine yer verilse de, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 116 ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi
ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik’in 141. maddeleri
gereğince, tutuklular da gerekli şartların varlığı halinde çıplak aranabilir.
Ancak AİHM, tutukluların masumiyet
karinesinden yararlandıklarını ve cezaevi personelinin bu karineye uygun
davranma yükümlülüklerinin bulunduğunu belirtmiştir.[1]
AİHM’e göre, cezaevi güvenliğinin sağlanması ve cezaevinde
kargaşa yaşanmasının önlenmesi amacıyla çıplak arama gerekli olabilir. Ancak bu
durumlarda bile aramanın uygun şekilde yapılması zorunludur.[2]
AYM’de; çıplak aramanın çocuklar dâhil hükümlü ve tutuklular açısından
tek başına kötü muamele yasağını ihlal eden bir durum olarak
değerlendirilemeyeceğini, ancak çıplak arama usulü ve sıklığının kötü muamele
yasağının ihlali sonucunu doğurabileceğini, çıplak aramanın ceza infaz
kurumunda güvenlik, düzen ve suç
işlenmesinin önlenmesi amacını aşacak ve hükümlü/tutuklular yönünden insan
onurunu zedeleyecek nitelikte bir uygulamaya dönüşmesinin, kötü muamele
yasağı yönünden göz önünde bulundurulması
gereken hususlar olduğunu belirtmiştir.[3]
Konuyla ilgili AİHM tarafından verilmiş çok sayıda karar
bulunmakta olup, bu kararlardan birine konu bir olayda başvurucu;
ziyaretçi görüşlerinden sonra vücudunda yasak madde bulunduğu iddiasıyla çıplak
aramaya maruz kaldığını belirterek şikayetçi olmuştur. Başvuruyu değerlendiren
AİHM; çıplak aramanın yasal dayanağının bir genelge olduğunu ve genelge de
cezaevi müdürüne geniş bir takdir yetkisi verildiğini söylemiştir. AİHM, keyfi olarak başvurucunun başkaları önünde
soyunmak zorunda kalmasının ve çıplak aramaya karşı çıkması nedeniyle
başvurucuya çok sayıda disiplin cezası verilmesinin AİHS’in 3. maddesinde
düzenlenen aşağılayıcı muamele yasağına
aykırı olduğunu belirtmiştir.[4]
AİHM kararına konu başka bir olayda; bir yakınını ziyarete
giden, ancak cezaevine uyuşturucu sokmaya çalıştığı iddia edilen başvurucu
çıplak aramaya maruz kalmıştır. AİHM, bu başvurudaki incelemeyi AİHS’in 3.
maddesinde düzenlenen insanlık
dışı ya da aşağılayıcı muamele yasağı kapsamında değil, 8. maddede düzenlen
özel hayata saygı hakkı kapsamında yapmıştır. Bu olayda; arama öncesi aramanın nasıl ve ne şekilde yapılacağını anlatan ve
aramaya ilişkin onayını gerektiren form başvurucuya verilmediği gibi, aramanın
tamamen çıplak yapılması mümkün değilken, arama bu şekilde yapılmıştır. AİHM,
kurallara uyulmadan yapılan çıplak aramanın demokratik bir toplumda gerekli
olmadığını belirterek, AİHS’in 8. maddesinin ihlaline karar vermiştir.[5]
Başka bir AİHM kararına konu olayda; erkek bir başvurucu,
kadın gardiyanların önünde, eldiven kullanılmadan ve cinsel organına
dokunularak aranmış ve başvurucuyu ziyarete gelen yakınlarının getirdiği
yiyecekleri, aramayı yapan gardiyanlar ellerini yıkamadan ve yine eldiven
kullanmadan kontrol etmişlerdir. Başvuruyu değerlendiren AİHM; Yönetmelik ve tüzük gereğince çıplak
aramanın kimsenin görmeyeceği şekilde yapılması için gerekli tedbirlerin
alınması gerekirken alınmadığını ve bu şekilde gerçekleştirilen aramanın başvurucuya
karşı açık bir saygısızlık olduğunu belirterek AİHS’in 3. maddesinin
ihlaline karar vermiştir.[6]
AİHM’in başka bir kararına konu olayda başvurucu; cezaevi
girişinde, açık görüş öncesi ve sonrasında, doktor ve kuaför ziyaretlerinden
sonra ve cezaevi idaresi tarafından güvenliğin sağlanması ve muhtemel bir
tehlikenin önlenmesi ihtiyacı doğduğunda her zaman olmak üzere, tüm tutukların
haftada en az bir kez çıplak arandığı bir cezaevinde kalmaktadır. AİHM; ikna edici gerekçeler ortaya konulmadan güvenlik
nedeniyle başvurucunun 3 seneden fazla bir süre haftada en az bir kez olacak
şekilde çıplak aranmasının; ıstırap çekmesine, kendisini küçümsenmiş ve
aşağılanmış hissetmesine neden olduğunu belirterek, AİHS’in 3. maddesinin
ihlaline karar vermiştir.[7]
Bir başka AİHM kararına konu olayda da; hırsızlık suçundan
tutuklanan başvurucu seçimlerde oy kullanmak istemiş, bunun üzerine çıplak
aramaya zorlanmış ve gardiyanların aşağılayıcı ve küçük düşürücü sözlerine maruz
kalmıştır. AİHM; başvurucunun kişiliğini, tutuklu kaldığı süredeki tavrını,
sabıka durumunu ve işlediği suçu değerlendirerek, başvurucunun şiddet kullanacağına
dair bir endişeye yer olmadığını ve bu nedenle başvurucunun çıplak aranmasını haklı kılacak bir sebep bulunmadığını
belirtmiş ve cezaevi tarafından tanınan oy kullanma hakkından yararlanmak isterken
çıplak aramaya ve küçük düşürücü sözlere maruz kalmasının AİHS’in 3. maddesini
ihlal ettiğini hükme bağlamıştır.[8]
SONUÇ
AİHM kararları ve çıplak aramaya maruz kalan kişilerin sosyal
medyada anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; Yönetmelikte belirtilen
şartlar gerçekleşmeden ve aramada dikkat edilmesi gereken hususlara uyulmadan,
hemen her ceza evinde sistematik olarak hükümlü ve tutukluların ve hatta
ziyaretçilerin çıplak arandıkları ve bu kişiler yönünden açık bir şekilde
AİHS’in 3. Maddesinin ihlal edildiği görülmektedir. Keyfi olarak bu muameleyi
gerçekleştirenlerin, TCK’nın 94/3. maddesinde düzenlenen “cinsel yönden taciz seklinde işkence” suçundan
cezalandırılmaları gerekir. Bu muameleye maruz kalan kişiler, iç hukuk
yollarını tükettikten sonra AİHM’e başvurabilecekleri gibi AYM’ye başvurduktan sonra, bu başvurucunun sonucunu
beklemeden Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne
de (CEDAW) bireysel veya toplu şekilde başvuru
yapabilirler.
[1] AİHM’in Iwanczuk/Polonya
kararı, B.No: 25196/94, 15/112001, P.53, http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-59884
[2] AİHM’in Valasinas/Litvanya kararı, B. No: 44558/98, 24/7/ 2001, P. 117,
http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-59608.
[3] AYM’nin F.E ve diğerleri kararı, B.No: 2014/15586, 23/1/2019, P.139-140.
[4] AİHM’in Frerot/ Fransa
kararı,B. No: 70204/01, 12/6/2007, P. 47-48,
http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-81008.
[5] AİHM’in Wainwright/Birleşik Krallık kararı, B.No: 12350/04, 29/9/2006, P.
45-49, http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-76999.
[6] AİHM’in Valasinas/Litvanya
kararı, B. No: 44558/98, 24/7/ 2001, P. 114-118.
[7] AİHM’in Van Der Ven/Hollanda kararı, B. No: 50901/99, 04/02/2003, P.62-63, http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-60915.
[8]
AİHM’in Iwanczuk/Polonya
kararı, B.No: 25196/94, 15/112001, P.56-60.
Yorumlar
Yorum Gönder